bi ara çok yaygındı,herkesin elinde siyah beyaz bi kitap,herkes çok beğenmiş filan,kitap elden ele dolaşıyo... kötüleyen pek duymadım,abartan çok duydum... belki sizin de favori kitaplarınız arasında yer alıyo olabilir ama öyle abartılcak bi kitap değil bence,ama kötü değil... okunabilir... Olasılıksız'dan bahsediyorum... 2005 yılında yayımlanmış,bilmeyenler için; yazarı: Adam Fawer, bir başka kitabı da Empati...
eskiden (eskiden dediğim yaklaşık 4-5 yıl önce) Alsancak'ta sevgi yolunda,küçük parkta cafeler sokağının başlangıcında,sokak aralarında korsan kitap satıcıları olurdu,bi yaygı sererlerdi yere,üzerine de bandrolsüz kitaplar,kalınlar 7,5 ,orta kalınlıktakiler ve inceler 5 tl... Emeğe saygı evet evet olmasına ama korsana da evet :) çünkü bir kitap alıyorsunuz,bu tip satılma oranı yüksek olanlar 20-25 tl... tek kitaba bu kadar para öğrencilikte verilmezdi,vermedim de zaten :) neyse,biraz da o korsan kitapçılar sayesinde çok popüler oldu bu kitap... kapağı da dikkat çekici... hani bizde çoktur ya o,kapağa bakıp kitap almalar... :) kimseyi yargılamıyorum canım,ne var benim de almışlığım var alla allaa :)
o dönemlerde böyle yaygınken almamıştım ben,sonradan bi Ankara yolculuğumda almıştım... Ankara'da Kızılay'da hala var bu korsancılar,aklınızda olsun :) işte kitabı okumak almamdan çok sonraya nasipmiş,daha doğrusu aldım okumaya başladım ama yaklaşık 4-5 kere bırakıp kitaba yeniden başladım... ilk kısımları biraz karışık gidiyor ama biraz sabrederseniz başarılı olursunuz bitirme konusunda :) bir bilim kurgu romanı,şuradan çok kısa bir bilgi edinebilirsiniz kitap hakkında... bilim kurguyla arası olmayanlara tavsiye etmiyorum... içinde sevdiğim iki paragraf olmuş,altını çizmiştim... paylaşayım istedim... belki ilginizi çeker de Adam Fawer'a para kazandırırsınız... (valla komisyon almıyorum :) :p
...’'Satranç hayat gibidir David’’demişti babası.’’Her parçanın kendi işlevi vardır.Bazıları zayıftır,bazıları ise güçlü.Bazıları oyunun başında işe yarar,bazıları ise sonunda ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın.Aynen hayatta olduğu gibi,satrançta da skor tutulmaz.On parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu.Satrancın güzelliği budur işte.İşler her an tersine dönebilir.Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındaki daha o hamleyi yapmadan ne yapacağını kestirebilmek...''...
(syf:108)
***
‘’Evet...Ama eğiticiler, filler zincirleri kıramayacaklarını öğrenene kadar ip kullanmazlar.Bak Nava,aslında o filleri orada tutan ipler değil,kendi akıllarındaki koşullanma.İşte bu yüzden bilgi önemlidir.Eğer bir şey yapabileceğini düşünürsen,aslında bu mümkün olmasa bile yapabildiğini görürsün.Eğer yapamayacağını düşünürsen,o zaman çoğunlukla da yapamazsın çünkü denemezsin bile yapmayı… ''
(syf: 326)
(syf: 326)
aslında kendime not düşmüşüm heralde bu satırların altını çizerken... cesaret gelmiş üzerime... unutmıyım diye çizmişim... unutmamayı temenni ediyorum...
PS: şu ehliyet sınavını geç! geçicem dersen geçersin,koca zürafalar geçebiliyo,minik bi solucan mı geçemicek! geç diyorum sana! :)






Hiç yorum yok:
Yorum Gönder